Gıdanın geleceği hakkında sizin de endişeleriniz var mı? Monokültür tarım ile çeşitliliği kaybediyoruz, endüstriyel tarım sayesinde gıdaya anında ulaşabiliyoruz hatta mevsimi değilken bile. Yediğimiz birkaç çeşit yemeğin değerini kaybedip sadece karnımızı doyurmaya bakıyoruz. Bu durum gıdaya olan bakışımızı tamamen değiştiriyor ve bu iyi yönde değil. Yemek, gıda, besin ne dersek diyelim bunlar yaşamımızı sağlayan şeyler. İşlenmiş gıdalar o kadar normalleştiriliyor ve iyi pazarlanıyor ki gerçek gıdanın ne olduğunu unutuyoruz. Daha sonra da vücudumuzun ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri gıda takviyesi adı altında yine işlenmiş ürünlerden almaya çalışıyoruz. Oysa bunları doğru yöntemlerle yetiştirilmiş besinlerden almamız mümkünken.
İşten ayrıldığımdan beri hem gıdanın yetiştirilmesi hem de sofraya konana kadar geçen süreci öğrenmeyi deneyimliyorum. Yediğimin nasıl yetiştiğini, ne kadar sürede olgunlaştığını öğrenmek o gıdayı tüketirken daha çok tat almamı sağlıyor. Mesela kış aylarında bostanda yetişen tüm yeşillikleri zeytinyağı, nar ekşisi ve biraz cevizle buluşturmak benim için ziyafet tadında oluyor. Çünkü o yeşilliğin toprağını ben hazırladım, tohumunu ektim, can suyunu verdim, büyümesine şahit oldum ve bostandan toplayıp tabağıma koydum. Bazılarınız bu kadar detaya ne gerek var, canımın istediği salatayı en fazla bir saat içinde mideye indirebiliyorum diyebilirsiniz. Belki de sorun buradan kaynaklanıyordur. Endüstriyel tarım ile istediğimiz şeylere olması gerektiğinden çok kısa sürede ulaşmamızdan. İşte o zaman o salatanın değerini anlamak pek de mümkün olmuyor. Önümüze hazır konulduğu için sadece tüketiyoruz arkasındaki emeği bilmeden. Veya mevsiminde yetişmemiş meyve sebzeler yiyoruz. Bizim için doğal olan, doğamızda olan şeylerden gün geçtikçe uzaklaşıyoruz.
Gıdanın Geleceği İçin Hepimizin Yapabileceği Şeyler Mevcut…
Gıdanın geleceği tüketiciler ve üreticiler olarak bizim elimizde. Sağlığımızı tehdit eden bir konu hakkında bu denli rahat olmamız sanırım nerden başlayacağımızı bilmemekten kaynaklanıyor. “Sistem”deki yanlışları düzeltmek için hepimizin yapabileceği bir şey var. Sağlığımız ve geleceğimiz sizi de endişelendiriyorsa tüketiminize, alışverişinize ve beslenmenize dikkat ederek işe başlayabilirsiniz. Şehirde ya da köyde yaşıyor olmanız bir şey değiştirmez ya da çalışıp çalışmadığınız. Gıdayı nasıl temin ettiğimiz ve tükettiğimiz tahmininizden daha fazla şeyleri etkiliyor. Ekonomi, tarım politikası, doğal kaynakların kullanımı ve hatta iklim değişikliği. Bakış açımızı değiştirerek gıdanın geleceği ve kendi geleceğimizi değiştirmemiz mümkün.
Makalenizin tamamına katılıyorum. Domates her mevsim var ama tadı domates gibi bile değil. Görsel olarak tanıdığımız gıdaların içeriğini tanımıyoruz. Eğer bizler gıdaları mevsiminde tüketmeyi alışkanlık haline getirirsek üreticilerde tarım politikalarıda mevsiminde üretime yönelir. Talep hangi noktada yoğunlaşırsa arzda aynı noktaya odaklanır. Elinize sağlık.