Ben küçükken babamın gül serası vardı. Bir dönem seralara hastalık vurmuş ve güllerin hepsi ölmüştü. Seradaki çiçekler sökülmeden önce kuzenimle beraber seranın içine dalıp ellerimizdeki sopaları hayali kılıçlar olarak kullanıp amazon ormanlarının zorlu koşullarında kendimize yol açmıştık. Seradan çıktığımızda kollarımız, bacaklarımız dikenlerden çizilmiş, biraz acı içinde ama mutlu çocuklar olarak eve dönmüştük. Ne de olsa amazonlarda kendimize yol açıp ormanı geçmiş çocuklardık. Şimdiler de ise çocuklar doğa eksikliği sendromu ile karşı karşıya..
Jenerasyonlar arasındaki fark:
Bunun gibi çok anımız oldu bizim. Okuldan gelince ip atlar, futbol oynar, deniz anası yakalar, çamurdan oyuncaklar yapar, ağaç tepelerine çıkardık. Şimdiki nesil gibi doğadan kopuk değildik. Geçenlerde denk geldim çocuklarda doğa eksikliği sendromu hakkında bir yazıya. Düşünüyorum da 80’li çocuklar ile 2000’liler arasında epey fark var. 80’liler olarak resmen sokakta büyümüş çocuklardık, şimdilerde ise değişen eğitim sistemiyle çocuklar tabiri caizse at yarışındalar. Okullardan arta kalan zaman ödev, kurs, tablet ve oyun arasında geçiyor. Hafta sonu yapılan aktiviteler ile uygun bir yeşil alan bulunabilirse çocuklar sosyalleşmeye çalışıyor. Değişen, gelişen zamanın artı tarafları da olmadı değil ama çağa ayak uydurulacak diye birçok önemli şeyi göz ardı eder olmadık mı? Ben bunlardan en önemlisinin DOĞA olduğunu düşünüyorum.
Doğa deyince aklınıza ağaç, yeşillik börtü böcek gelmesin sadece. Doğa hayata dair birçok şeyi öğrenmemizi sağlıyor. Yaşamın döngüsünü, ölümü, sabrı, emeği, işbirliğini, dengeyi… Çocuklar için belki de en önemlisi hayal güçlerini kullanmaları, dört duvar arasında belirli oyuncaklarla yapılan aktiviteler dışında taş, toprak, yaprak ile neler yapabilirler acaba? Oysa çoğu çocuk yağmurdan kaçar oldu, çamur kirlilik belirtisi, hayvanlar korkulacak canlılar haline geldi. Doğa eksikliği sendromu çocukların gelişimini negatif yönde etkileyebilir diye düşünüyorum. Yedikleri yemeğin nasıl yetiştiğini bilmeyip, değerini bilmeyen, alet kullanma becerileri yeterince gelişmeyen, çözüm odaklı olmayan sabırsız çocukların sayısı gün geçtikçe artıyor. Bunun yanı sıra içindeki enerjiyi atamayan, çocukluğunu yaşayamayan birçok çocukta strese bağlı psikolojik sorunlar yaşanıyor. Fiziksel olarak da çocuklarda görülmemesi gereken rahatsızlıklar ortaya çıkıyor. Mesela boyun düzleşmesi, nedeni ise uzun süren tablet ve akıllı telefon kullanım süreleri .
Sağlıklı ve mutlu çocuklar yetiştirmemizin tek çözümü tabi ki doğa değil. Ancak içinde bulunduğumuz muazzam gezegeni deneyimlememek sadece çocuklarda değil yetişkinlerde de birçok soruna davetiye çıkartıyor. Gerçekliğimizi göz ardı edip kendimizi kutularla sınırlandırdığımız müddetçe de bu tarz sorunlarla daha çok karşı karşıya kalacağız.